Türkiye’nin son yıllarda en çok konuştuğu konuların başında göç meselesi geliyor. Ülkede yaşayan milyonlarca sığınmacı, mülteci, göçmen ve kaçakların sayısı her geçen gün artıyor.
KALICI OLMALARI İÇİN HER TÜRLÜ PROJEYE İMZA ATILIYOR
Türk halkı ekonomik krizi derinden hissederken bir de ülkede bulunan yabancılara aktarılan paralar sürecin daha da derinleşmesine neden oluyor.
Ülkemizde yaşayan yabancıların varlıkları tartışmalı hal alırken siyasetin de baş meselelerinden bir tanesi konumuna gelmiş durumda. Artık gitmeleri gerektiğini, Türk halkına sosyo-ekonomik zarar verdiklerini düşünenlerin sayısı her geçen gün katlanarak artıyor.
Ancak bütün bunlara rağmen özellikle Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ile bazı devletler sığınmacıların Türkiye’de kalıcı olmaları için her türlü projeye imza atıyor. Sığınmacıların Türkiye’de kalması için ‘uyum’ adı altında hibe desteklerde bulunan bu yapıların ise projeleri ve planları birer birer ortaya çıkıyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN PROJELERİ ORTAYA ÇIKTI
Sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine sahip Con Sinov isimli hesap da Birleşmiş Milletlerin, sığınmacıları tüm Türkiye’ye yerleştirme planını teker teker anlatırken, yapılan projelerin ve çizilen haritaların özenle çalışıldığını ortaya çıkardı.
Avrupa’da yapılan Türkiye’deki sığınmacılar ile ilgili gerçekleri ortaya çıkaran fenomen isim bilgiselinde şu ifadelere yer verdi;
Her zaman olduğu gibi mülteciler hakkında Avrupa’da hazırlanan raporları inceliyordum. O esnada Avrupa Komisyonu’nun yaptığı çalışmalara rastladım. Özenli şekilde harita hazırlamışlar. Sığınmacılar için Türkiye’nin tamamında yapılan yüzlerce proje…
O kadar fazla proje vardı ki hangi birine bakacağımı şaşırdım. Bu nedenle öncelikli olarak demografik riskin yüksek olduğu şehri seçtim. Ama Hatay’ı değil. Gözden kaçırılan başka bir şehri: Kilis… Kilis’i kapsayan toplamda 54 proje bulunuyor. Fakat birisi ilgimi çekti.
Projenin konusu girişim, güçlendirme ve uyum. Adana, Mersin, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Mardin, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Şanlıurfa şehirlerinde uygulanıyor. Seçilen şehirler konum itibariyle oldukça ilgi çekici olduğundan projeyi ayrıca araştırdım.
Daha sonra projeye dair Dünya Bankası tarafından hazırlanan 112 sayfalık rapora ulaştım. Ülkemize, milyonlarca sığınmacı yerleştiriliyor, yüzlerce proje için para aktarılıyor ve her çalışma için onlarca sayfa rapor yazılıyor. Millet bunları ne kadar biliyor?
Rapora göz gezdirdiğimde ilgim daha da arttı diyebilirim. Giriş kısmında Türkiye’nin genel bir portresi anlatılıyor. Ardından sığınmacılarla ilgili bilgiler veriliyor. Mesela Suriyelilerin Türkiye’de sahibi olduğu işletme sayısı (kaçak olanlar da dahil) 10 bin civarındaymış.
2019 verilerine göre en az bir Suriyeli ortağı bulunan şirket sayısı 15.160 imiş. Öte yandan Suriyeli girişimcilerin %76’sı ise Suriye’deki işletmelerini genişletirken Türkiye’deki işletmelerini de korumayı planlıyormuş. Hem orada hem burada işletmeleri varmış… Ne iyi(!)
Raporun ilerleyen sayfalarında bazı illerdeki sığınmacı sayılarına dair tablo paylaşılmış. Basında bunları göremediğimiz için heyecanlandım haliyle. Kilis’teki sığınmacı sayısının nüfusa oranının %85 olduğunu görünce tüylerim ürperdi. Üstelik 5 yıl önce…
İlerleyen sayfalarda projenin karşı karşıya olduğu risklerden söz edilmiş. Bu risklerden biri “makroekonomik” risk… Türkiye’nin ekonomisinin kötü olduğu yazılı: Türkiye’yi sert bir şekilde vurabilecek ciddi bir ekonomik yavaşlama bekleniyor.
İnsanlar ekonominin kötü olduğunu söyleyince sert tepki gösteriliyor ama Türkiye’deki sığınmacılar için proje üretip para aktaran yabancı kurumlar, Türkiye için hazırladığı raporda Türk ekonomisinin kötü olduğunu açık açık yazabiliyor. Bize yasak, onlara serbest…
Bu “dış güçler” diyorlar ki, “(sığınmacılar hakkında) kamuoyunun algısı karışık olmaya devam ediyor ve bazı bölgelerdeki gerilimleri artırıyor.” Rapor, sığınmacı karşıtlığının yarattığı gerilimleri azaltmak için iletişim stratejisi geliştirmeyi öneriyor.
Raporun ele aldığı bir diğer risk oldukça ilginç: Geçici göç riski… Kilis’e sınırdan sürekli giriş çıkışlar olduğu için bu durum proje açısından risk olarak görülüyor. Yani ne demek isteniyor? Geçici olarak gelenler, Kilis’te bulunan sığınmacılardan farklı mı?
Sözün özü, “dış güçler” Türkiye’deki sığınmacılar için harıl harıl çalışıyor. Raporlar hazırlıyor. Para aktarıyor. Sürekli aynı ifade tekrarlanıyor: Uyum, uyum, uyum… Bu “uyum” lafının kerameti nedir? Anlamamak için saf olmak lazım.