Gübre üretiminde devrim: Dünya’nın doğal ısısını kullanıyorlar

Sanayi sektöründe en fazla karbon salımı yapan kimyasal üretim süreci amonyak üretimidir. Küresel enerji tüketiminin yüzde 2’sini tek başına gerçekleştiren bu süreç, çelik üretiminden iki kat, çimento üretiminden ise dört kat daha fazla karbon salınımına neden olmaktadır.

Bu yüksek emisyon oranı, artan dünya nüfusu ve gübre ihtiyacıyla birlikte daha da büyük bir sorun haline gelmektedir. Ancak MIT ekibi tarafından geliştirilen yeraltı amonyak üretim yöntemi, bu süreci çok daha çevreci ve sürdürülebilir hale getirebilir.

GELENEKSEL AMONYAK ÜRETİMİ NEDEN SORUNLU?

Mevcut amonyak üretim süreçleri hidrojene dayanmaktadır ve bu hidrojenin büyük bir kısmı kömür veya doğal gaz kullanılarak elde edilmektedir. Hidrojen üretimi, sanayi kaynaklı amonyak üretiminden kaynaklanan karbon emisyonlarının yüzde 80’ine kadarını oluşturmaktadır.

Bazı araştırmalar, elektrokimyasal reaksiyonlarla hidrojen üretmeyi önerse de, bu süreç devasa miktarda enerji gerektirir. Mevcut yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamı bile küresel amonyak ihtiyacını karşılamaya yetmeyecek seviyededir.

YERALTINDA AMONYAK ÜRETİMİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Bu yeni yöntem, 1980’lerde Batı Afrika’daki Mali’de keşfedilen bir doğal jeokimyasal sürece dayanıyor. O dönemde bilim insanları, yeraltındaki kayalar ve su arasında gerçekleşen reaksiyonlar sonucunda hidrojen gazının doğal olarak ortaya çıktığını fark etti.

MIT’den Iwnetim Abate ve ekibi, bu doğal süreci kontrollü bir şekilde amonyak üretmek için kullanmayı amaçlıyor. Süreç şu şekilde işliyor:

  • Demir bakımından zengin minerallerle kaplı yeraltı kayaçları, azot içeren suyla temas ettiriliyor.
  • Yeraltındaki yüksek sıcaklık ve basınç, kayaçlardaki demir ve su arasında kimyasal reaksiyon başlatıyor.
  • Bu süreç, hidrojen gazı üretiyor ve bu hidrojen, suyla karışan azotla tepkimeye girerek amonyak oluşmasını sağlıyor.

Laboratuvar testlerinde, bilim insanları 1 ton olivin (demir içeren bir kayaç) başına 1.8 kg amonyak üretmeyi başardı.

KÜRESEL ÖLÇEKTE UYGULANABİLİR Mİ?

MIT ekibine göre, bu yöntemin en büyük avantajlarından biri olivin kayaçlarının Dünya’nın birçok bölgesinde yaygın olarak bulunması.

Sürecin endüstriyel ölçekte uygulanabilmesi için kayalara ulaşmak amacıyla sondaj yapılması ve su enjekte edilmesi gerekecek. Eğer başarı sağlanırsa, tek bir olivin kuyusu yılda 40 bin ton amonyak üretebilir.

Araştırmacılar, bu yöntemin karbon emisyonlarını geleneksel amonyak üretimine kıyasla 30 kat azaltabileceğini öngörüyor. Ancak sürecin gerçek dünyada nasıl işleyeceğini tam olarak anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyuluyor.

Bilim insanları, 2026 yılına kadar birkaç kilometre derinlikte bir pilot test yapmayı planlıyor. Eğer bu testler başarılı olursa, atık sulardaki azotun amonyak üretiminde kullanılabileceği bir sistem de geliştirilebilir. Bu, hem atık suyun arıtılmasını hem de çevre dostu amonyak üretimini aynı süreçte birleştiren yenilikçi bir çözüm olabilir.

Çalışmanın baş yazarı Yifan Gao, “Azot içeren atık suların arıtılması büyük maliyet gerektiriyor. Ancak bu yöntemde, bu atıkları kullanarak amonyak üretebiliriz. Böylece hem maliyet düşer hem de çevre dostu bir üretim sağlanır” diyor.

MALİYET AVANTAJI VAR MI?

Geleneksel amonyak üretimi, genellikle kilogram başına 0.4 ila 0.8 dolar arasında değişen maliyetlerle yapılmaktadır. Yeni yeraltı üretim yöntemi, tahmini olarak kilogram başına 0.55 dolara mal olacak.

Daha da önemlisi, bu süreç atık su arıtımıyla birleştirildiğinde, kilogram başına 3.82 dolarlık ek bir kazanç sağlayabilir. Bu da yöntemin sadece çevresel değil, ekonomik olarak da cazip hale gelmesini sağlayabilir.

Ancak, sürecin geniş ölçekte uygulanabilmesi için yeraltı kayalarının çatlama dinamikleri, gaz ve sıvı etkileşimleri gibi mühendislik sorunlarının çözülmesi gerekecek.

MIT ekibi, bu yöntemin kimya, madencilik ve petrol-gaz endüstrilerinin kesişim noktasında yeni mühendislik çözümleri gerektirdiğini belirtiyor. Eğer başarılı olunursa, yeraltında amonyak üretimi, tarım ve kimya sektörlerinin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltabilir.

Related Posts

iPhone 18, 2027 yılında tanıtılmayabilir

Apple’ın önümüzdeki iki yıla yayılan yeni planlaması, iPhone modellerinin piyasaya çıkış zamanlarını yeniden şekillendirecek gibi görünüyor. Bu da, temel ve üst segment cihazların farklı tarihlerde tanıtılması anlamına gelecek.

OpenAI’nin gizemli ChatGPT cihazı: Telefon değil, gözlük değil, peki ama ne?

Sam Altman ve Jony Ive, ChatGPT’yi merkeze alan devrimsel bir yapay zeka cihazı geliştiriyor. Altman’ın son açıklamaları, iPhone sonrası dönemin üçüncü temel cihazı olması beklenen bu yenilikçi donanım hakkında heyecanı daha da artırmış durumda.

5G ile hayatımızda ne değişecek?

Türkiye, uzun süredir testleri yapılan 5G teknolojisine geçiş için hazırlıklarını tamamladı. Türkiye’nin 5G’ye geçmesiyle birlikte hem bireysel kullanıcılar daha hızlı internet deneyimi yaşayacak hem de sanayi, sağlık ve ulaştırma gibi kritik sektörlerde dijitalleşme süreci hız kazanacak.

Samsung Galaxy S25 FE’nin tasarımı sızdırıldı! İşte farklı açılardan telefonun görünümü

Samsung Galaxy S25 FE’nin tasarımı ortaya koyan görseller sızdırıldı. Telefonun toplamda 4 farklı rengi olacak ve önceki modele göre daha fazla ekran alanı sağlayacak.

Yapay zeka sınav gözetiminde dev ortaklık: Grepp’ten ses getiren hamle

Güney Koreli teknoloji girişimi Grepp, yapay zeka tabanlı sınav gözetim platformu Monito ile dikkat çekerken, şimdi de uluslararası bir güç birliğiyle adından söz ettiriyor. Şirket, dünya genelinde bilgisayar tabanlı sınavlar (CBT) sunan dev kuruluş …

Nvidia ve AMD kabul etti… ABD’ye para akacak

Nvidia ve AMD, Çin’e çip satışlarından ABD’ye gelir payı ödeyecek.