İstanbul’un havası kirli yerleri belli oldu. Uzmanlar Azot dioksiti en fazla Aksaray-Beyazıt bölgesinde belirledi

İstanbul’daki Hava Kirliliği Çalışmaları ve Sonuçları

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin, son yıllarda yapılan araştırmalara göre İstanbul’daki hava kirliliğinin ana kaynağının trafik olduğunu belirtti. Ancak hava kirliliğinin bölgesel olarak değişkenlik gösterdiğini ve endüstri bölgelerine yakın alanlardaki endüstriyel faaliyetlerin de önemli bir etkisinin olduğunu söyledi.

Şahin, İstanbul genelinde sürekli izleme yapılan 38 ayrı hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunduğunu ve bu istasyonlarda hava kirletici parametrelerin anlık olarak izlendiğini ifade etti. En kritik parametreler olarak azot oksitler, 10 mikron altı partikül madde (PM10) ve 2,5 mikron altı ince partikül madde (PM2.5) öne çıktı.

2015-2021 yılları arasında yapılan çalışmalar neticesinde, İstanbul genelinde ozon ve karbonmonoksit dışındaki tüm kirletici parametrelerinin yıllık ortalamada azaldığı görüldü. Buna rağmen hava kirliliği sorununun devam ettiğini belirten Şahin, bu konuda dikkat çekici tespitlerde bulundu.

İstanbul’u 4 bölgeye ayırarak 2015-2023 yılları arasındaki kirlilik trendlerini incelediklerini belirten Şahin, yaptıkları araştırmalar sonucunda şu sonuçlara ulaştıklarını belirtti:

  • Avcılar-Beylikdüzü bölgesinde azot dioksit seviyelerinin yaz aylarında arttığı gözlendi.
  • Aksaray-Beyazıt bölgesinde en yüksek azot dioksit seviyeleri tespit edildi.
  • PM10 konsantrasyonları ise Avcılar-Beylikdüzü, Sultangazi ve çevresinde yüksek düzeyde ölçüldü.

Şahin’e göre, Avrupa Yakası’nda hava kirliliği sorunu daha belirgin olarak karşımıza çıkıyor. Kentleşmenin yoğun olduğu alanlarda hava kirliliğinin daha fazla olduğunu söyleyen Şahin, Avrupa kıtasının Asya’ya göre biraz daha fazla hava kirliliği sorunu yaşadığını vurguladı.

Görüldüğü üzere, İstanbul’daki hava kirliliğinin belirlenmesi ve çözüm yollarının araştırılması hala önemini koruyor. Yapılan bu tür çalışmaların sonuçları, şehir planlamasından trafik düzenlemelerine kadar birçok alanda önemli ipuçları sunmaktadır.

Related Posts

Ne tank durdurabildi, ne de kurşun: İşte Türk milletinin canı pahasına yazdığı zaferin en net ve çarpıcı görüntüsü

15 Temmuz 2016 gecesi, Türk milleti tarih sahnesinde bir kez daha destan yazdı. FETÖ’nün hain darbe girişimine karşı sokaklara dökülen milyonlar, tankların önüne yattı, silahların karşısına dikildi, dualarıyla ve cesaretiyle vatanını korudu. O geceyi …

Aile içi şiddet ihbarına giden ekiplere ateş açıp 3 polisi yaraladı: Tutuklandı

Diyarbakır’da, aile içi şiddet ihbarı üzerine adrese giden ekiplere kapı arkasından pompalı tüfekle ateş açıp 3 polis memurunu yaralayan M.T. (65), tutuklandı.

Liseliler metroda kitap okuyup farkındalık oluşturdu

Bursa’da bir grup lise öğrencisi, toplu taşıma araçlarında kitap okuma alışkanlığına dikkat çekmek amacıyla metroda topluca kitap okuyarak, sessiz farkındalık etkinliği gerçekleştirdi. Farklı duraklardan trene binen 30 öğrenci, birbirinden habersiz gibi davranarak yolculukları boyunca birlikte kitap okuyarak yolculara, seyahatlerinde kitap okumaları için sessiz mesaj verdi.

AKP’den ‘kalp’li paylaşım: Erdoğan’ın konuşması sonrası Emine Erdoğan gözyaşlarını tutamadı

Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşması sırasında gözyaşlarını tutamadı. O anları AKP’nin resmi X hesabı ‘kalp’ emojisi ile paylaştı.

O konuşmaya DEM Parti’den ilk yorum… Pervin Buldan’dan, Erdoğan’ın ‘AKP-MHP-DEM üçlüsü’ ifadesine yönelik açıklama: ‘Bu ittifak, süreç ittifakıdır’

DEM Parti İmralı Heyeti üyesi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Şimdi AK Parti, MHP, DEM en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik” sözlerini, “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir” dedi.

Bir ülke doğum yapmayı bıraktı: İşte ardındaki neden

Güney Kore, dünyada çocuk sahibi olmanın en zor ve en geç gerçekleştiği ülke konumuna yerleşti. Nüfus hızla yaşlanıyor, doğum oranları ise tarihsel dip seviyelerde geziyor. İşte Güney Korelilerin doğum yapmayı bırakmasının ardındaki neden…